‘Kavramatik’ Kategorisi için Arşiv

 

TAKIM–OYUN–TURNUVA (TOT):Öğretmen önce dersi sunar ve öğrenciler konuyu takım arkadaşlarına öğretir. Her takımdan seçilecek bir ya da birkaç kişi yarışırlar ve yarışma sonucu elde ettikleri puanlarla takımlarına destek olurlar.

Yarışma sırasında, oyuna-turnuvaya katılan öğrencilere takım arkadaşları yardım etmezler. Öğrenciler, kendileriyle geçmiş puanları (örneğin ders matematikse, önceden aldığı matematik puanları) yaklaşık aynı olan öğrencilerle üçer kişilik turnuva masalarında karşılaşırlar. Öğrencinin düzeyi yükseldikçe, bir üst turnuva masasında yarışabilir. Turnuva masasında kazanan öğrenci, kendisine ve takımına puan getirir. Öğrencilerin aldıkları puanlar toplanarak, takım puanları elde edilir.

Yüksek düzeyde yeterlik gösteren takımlar, sertifikalar ya da değişik takım ödülleri kazanırlar.

METABİLİŞ(Üstbiliş):Bir bireyin bilişsel süreçlerini nasıl işleyeceğini anlayarak bu süreçleri denetim/kontrol altına almasıdır. birey bilişsel düşüncelerini kontrol altına alırken doğal olarak daha fazla düşünür ve bu kavram bir bakıma “düşündüğünü düşünme” olarak ta adlandırılabilir. Olayı kontrol açısından değerlendirirsek; bireyin düşüncelerini kontrol altına alması. Yani düşüncelerini planlaması, ileriyi tahmin etmesi, düşüncelerini izleme ve değerlendirme sürecine katmasıdır.

WİNNETKA PLANI(sistemi):Öğretimin mümkün olduğu kadar bireyselleştirilmesi asıl amaçtır. Çünkü bilgi ve beceri kazanma miktar ve süresi bireyden bireye değişmektedir. Öğretmen çocukların çalışmalarını izlemekte, bir dosyada biriktirmekte ve çocuğun öğretimin amacına ulaşıp ulaşmadığına bir test ile kontrol etmektedir.Bir konuyu bitiren öğrenci diğer konuya geçebilir.

 JENA PLANI: grup çalışmalarının ağırlık kazandığı bir sistemdir. gruplar 2-6 kişilik olabilir ve öğrenciler grup arkadaşlarını kendileri seçerler .Bir grupta yeterli olgunluğa geçen öğrenci bir üst gruba geçer.Geçiş notla değil öğretmenin verdiği raporla olur.Grup içinde her öğrenci serbest çalışır.Her grubun kendine has çalışma odası vardır.Öğretmen rehberdir.Eğitim ortamı sağlamakla görevlidir.

MİM:  Sessiz Sinema’dan aklınıza gelsin. Öğrencilere belli kavramların öğretilmesinde oyun yoluyla uygulanan, dikkatle izlemeyi  ve zorunlu düşünmeyi kılavuzlayıcı, oldukça kullanışlı bir etkinliktir. Mim etkinliğindeki temel zorunluluk öğrencinin bedeni yoluyla  ifadelendirme davranışı sağlamasıdır. Bu etkinlikte önemli olan anlatıcının  konuşmaması, izleyicilerin fikir üretmesidir.

ASKI SÖZCÜK YÖNTEMİ: düzenli bir listeyi anımsamak için kullanılan bir yöntem. Bu yöntemde sıra ile her bir sayı için söylenişe uygun ritmik askı sözcükler bulunur. Askı sözcüklerin zihinsel resimlerinin oluşturulması kolay olmalıdır. Madde imgelerinin anımsanabilmesi için her biri askı sözcükle ilişkilendirilir.

TEKZİP METİNLERİ: Bir kişi başka birinin hakkında bir şeyler demiş karşı taraf da bunun doğru olmadığına dair bir yazı yani onun görüşünü çürütme yolunda yazmış yani yalanlamış olmasıdır.

TGA(Tahmin-Gözlem-Açıklama): TGA yöntemi yapılandırmacı öğrenme teorisiyle uyum içindedir etkili bir eğitim için eğitim esnasında öğrenciler kendi düşüncelerini açıklamaya teşvik edilmeli( tahmin etme aşaması), öğrenciler düşüncelerine meydan okuyan durumlarla karşı karşıya konulmalı( gözlem aşaması) öğrencilerin hipotez kurmaları ve olaylara alternatif düşünme fırsatı verilmeli( tahmin etme ve açıklama aşaması)

GÜÇ ALANI ANALİZİ : Bir problemin çözümünü destekleyen veya karşı olan faktörlerin belirlenmesi için kullanılır Değişim güçler arasındaki mücadelenin sonucudur. Bu fikri geliştiren tekniğe Güç Alanı Analizi denir. İstenen değişikliğin tüm yönlerini görmeyi sağlar . Sürücü güç değişikliğe zorlayan , önleyici güç ise hareketi engelleyen güçtür.

SİNEKTİK: Birbirleri ile alakasız parçaları bir araya getirme anlamını taşımaktadır. Temeli analojiye ‘‘ fikirleri başka ortama aktarma ’’ya dayanan bu etkinlik Gordon tarafından üzerinde derinlemesine çalışılan bir uygulamadır.Sinektik uygulamaları için üç farklı analoji belirtilmektedir:

DOĞRUDAN ANALOJİ: İki obje yada kavramın basitleştirilerek karşılaştırılmasıdır.

KİŞİSEL ANALOJİ: Öğrenciden kendisini bir eşya veya bir canlının yerine koyması istenir.

TERS ANOLOJİ: Öğrenciden bir kavram ya da ifadenin zıt, karşıt anlamlarından yararlanması istenerek anlamı güçlendirmesi beklenir

VERBALİZM: Program geliştirmede israfı anlatır. Gereksiz yere emek, zaman ve maliyetin kullanılmaması demektir. Öğretmenin sınıfta lüzumsuz konuşmalarını da buna dahil edebiliriz.

BAKALORYA: yeni bir eğitim yaklaşımıdır. Geniş alan ya da disiplinler arası yaklaşımın diğer bir adı da bakaloryadır. Farklı disiplin (ders-konu) alanlarının birleştirilerek uygulanmasıdır. Yenilenen eğitim programlarının bir gereğidir.

DİYALEKTİK YAKLAŞIM:program geliştirmede yer alan bir kavramdır. Birey eğitim ortamında yaşadığı çelişkileri bu yöntemle ortadan kaldırır. diyalektik yaklaşımın temel amacı ikilikleri ve çelişkileri bireyin faydalanacağı bir şekilde ortamdan kaldırmaktır.

TEREYAĞ EKMEK TEKNİĞİ:Verilen bir problem soru yada konu üzerinde öğrenciler önce tek başlarına düşünür daha sonra arkadaşları ile bir araya gelerek düşüncelerini tartışır.Ulaştıkları sonucu sınıfa sunarlar.İlk aşamada düşüncelerini kaydetmeleri istenebilir.Tüm öğrencilerinaktif olmasını sağlar.Birinci aşamanın üzerine tekrar konuşma fırsatı verdiği için bu adı almıştır.

DEDİKODU HALKASI: Belli bir konuda öğrencilerin ilgili kahramanla ilgili haberi kulaktan kulağa yaymaları istenir. İlgili kişinin ne hissettiği ve dedikodunun yanlışlığı üzerine konuşulabilir.

KOMİTE GÖRÜŞMESİ: Yeteri sayıda bir grubun, belli bir konuyu inceleyip daha üst bir kurula rapor hazırlamak amacıyla işe koştukları bir konuşma türüdür. Sosyal Bilgiler dersinde “Yurdumuzda Ekonomik Yaşam” ile ilgili belli bir guruba görev verilir. Bu grup belirtilen konuyla ilgili araştırma yapıp sınıfa sunabilir, onun üzerinde sınıfça tartışılabilir

SOKRAT TARTIŞMASI: Öğretmenin görevi öğrencide var olan bilgileri ortaya çıkarmak

*Bildiklerinden yola çıkarak yeni bilgiler üretmelerini amaçlar Öğretmen evet hayır sorularıyla öğrencileri önceki öğrenmelerinden şüphe eder duruma getirir.

*Öğrenciler zihinsel dengesizlik yaşayarak yanlış bilgilerini farkederler (ironi oluşturma)

*Yanlışı farkeden öğrenciye sorularla doğru bilgi buldurulur.

*Böylece eski bilgilerini kullanarak yeni bilgilere ulaşır.

*Yaşı küçük öğrencilerde uygulanması zordur

PARETO DİYAGRAMI: bir problemin önemli sebeplerini daha az öneme sahip olan sebeplerden ayırt etmek için kullanılır.dikkatimizi hangi önemli probleme vereceğimiz konusunda yardım eder.bu yaklaşıma göre oldukça az sayıdaki faktör herhangi bir sistem veya süreçteki problemlerin büyük çoğunluğunun sebebidir.uygulamalar şu şekildedir Öğrencilerin bireysel ve grup olarak görüş geliştirebilmelerini sağlamak amacıyla kullanılan bir tekniktir. Bir konu belirlenir, sınıf 6-7 kişilik gruplara ayrılır. Her öğrenciye konunun farklı yönleriyle ilgili 3 kart verilir.Her öğrenci konuyla ilgili düşüncelerini yazar ve sıranın ortasına koyar. Ardından her öğrenci sırayla kart çeker ve o kartı sesli bir şekilde herkesle paylaşır. Benzer fikirler bir arada toplanır. Bu fikirler sınıfla paylaşılır, tahtaya yazılır.

Tekniğin etkili olarak kullanılabilmesi için:

• Öğrenciler tekniği kullanmadan önce hazırlıklı olması gereklidir

Tekniğin amacı belirtilmeli ve başka örneklerle pekiştirilmeli

• Görüşlerin rahatlıkla söylenebileceği bir ortam hazırlanmalı

• Görüşler asla eleştirilmemeli

1-en büyük problem nedir

2-problem tüm problemin yüzde kaçını kapsıyor

3-problemin en önemliden en önemsize doğru sıralaması ne şekildedir.

Bir konuda karar verebilmek için pareto analizi yapmak gerekmektedir.Sonuçların büyük bir çoğunluğunun, sebeplerin küçük bir yüzdesi yüzünden ortaya çıktığını savunan bir uygulamadır. “80/20 kuralı” olarak da adlandırılan bu teknik, “problemin %80’lik kısmını%20’lik aktivitenin neden olması ve bu önemli %20’lik payın üzerinde yoğunlaşılması” anlamına gelmektedir.

Pareto diyagramı,problemin tanımlanması ve yapılan iyileştirmenin seviyesinin ölçülmesi amacıyla kullanılabilecek önemli bir araçtır.

ARGÜMANTASYON :fikrinizi dayandırdığınız temellerden biri. örneğin:ethics dersinde bir olayın etik olmadığını açıklayacaksınız ve bunun üzerine kişisel görüşlerinizi bildireceksiniz.bu durum için neden etik olmadığını açıklayıcı maddeler yazmanız gerekir. bu maddelerin her biri argümanttır. argümant verme işi ise argümantasyondur.

KIRMIZI KOLTUK: Öğrencilerden işlenen konuda ilgili kişiyi sorgulamaları ve yanlışını söylemeleri istenir. Örneğin yalancı çoban hikayesindeki çobanın sorgulanması.

DÜŞÜN-TARTIŞ- PAYLAŞ:Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son aşamada görüşlerini tüm sınıf arkadaşları ile paylaşırlar.

DÜŞÜN-TARTIŞ- YAZ :Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son aşamada ulaştıkları görüşlerini beraber ya da yalnız olarak yazarlar.

KUANTUM ÖĞRENME:Öğrencilere öğrenmeyi öğretme stratejisinden oluşmaktadır.

Stratejinin bir kısmı şöyledir:

1- Öğrenmeyi tekrar etme,

2- Aktif Öğrenme,

3- Not Alma Teknikleri,

4- Uygun Yazma Teknikleri,

5- Hafıza Geliştirme Stratejileri

6- Mantıklı / Yaratıcı düşünme

ÖĞRENME GALERİSİ:* öğrenciler öğrendiği her şeyi resim galerisi gibi duvarlara asarlar diğerleri de listeleri gezer ve eklemek istediklerini eklerler en son eklenenler özete dönüşür sınıfa sunulur.

* Değerlendirme ve pekiştirme amacı ile kullanıla bilecek işlevsel bir tekniktir. Uygulama adımları şu şekilde sıralanabilir:

* Öğrencilerin küçük gruplara ayrılması,

* Grupların öğrendiklerini gözden geçirmesi,

* Bunları listelemesi,

* Duvara asmaları,

* Tüm grupların listelerinin incelenmesi,

* Eklemeler yapılması.

HIZLI TUR: Öğrencilerin belli bir konudaki bilgi, sonuç vb. düşüncelerini gözden geçirmelerini sağlar. Önce düşünülür sonra sırayla konuşulur. Önceki konuşulanların tekrar edilmemesinden dolayı dikkatli dinleme becerisi sağlar.

 AĞAÇ ÇİZELGESİ:Eğer sınıf mevcudu çoksa öğrenciler takımlara ayrılır. Bu takımlar yarım daire şeklinde sınıfa yerleştirilir.

Ağaç çizelgesi “nasıl?” ve “niçin” diye düşündürmeye zorlayan diğer kalite teknikleri gibi bir araçtır. Karmaşık ve ulaşılmaz gibi gelen hedeflere nasıl ulaşılacağına dair, sistematik bir beceri kazandırır.

Ağaç çizelgesi, TKY de sözel verileri kullanır. Çıkış noktası ise sayısal verileri kullanan olasılıktır.

Öğrenciler, sözel verileri kullanırken olayları arka arkaya düşünerek hedefleri alt hedeflere dönüştürmeye başladıkça ağaç gövdesi dallanır. Çizelge bittiğinde de yana yatırılmış ağaca benzeyen bir şekil ortaya çıkar. Sözel verilerle ağaç çizelgesi, belirlenen hedefe ulaşmada stratejiler geliştirmek için yapılır.

Ağaç Çizelgesi Oluşturma Aşamaları

1. Ön bilgilendirme yapın.

2. Ön hazırlık yapın.

3. Ana hedefi belirleyin.

4. Birinci düzey hedefleri belirleyin.

5. Alt düzey hedefleri belirleyin.

6. Bitirilen çizelgeyi gözden geçirin.

KÖR EL: Grup dinamiğine dönük bir ön çalışmadır. Öğrenciler gözleri kapalı olarak resim çizerler.

BOŞ SANDALYE: çocukluktan itibaren birçok olumsuz durum bireyi etkilemektedir.bireydeki mekanizmaların bu etkilerin doğurduğu acıdan kurtulmak ve bireyi bu etkilerin zararından koruyabilmek için kendini parçalara böldüğü söylenir.boş sandalye tekniğiyle bu farkındalık kazandırılmaya çalışılır.terapi odasına karşılıklı iki sandalye konulur; biri boş bırakılırken, diğerine danışan oturtulur.

danışandan yaşamındaki herhangi bir role girmesi istenir.örneğin, koca rolüne girer ve karşısındaki sandalyede eşinin oturduğunu farz ederek eşine hitaben konuşur.sonra diğer sandalyeye oturması istenir ve şöyle denilir: sen kendini eşinmiş gibi düşün ve karşında duran kocana cevap ver.bu sandalye değiştirmeler, danışanın ilişki içinde olduğu bireylerle arasındaki ilişki düzeyi terapist tarafından öğrenilinceye kadar devam eder.gestalt terapisinde terapist ile danışan arasındaki ilişki öğretmen ile öğrencisi arasındaki ilişkiye benzer.terapi süresince öğretim oldukça yoğundur. bu öğretimin temelindeki amaç ise, bireye kendisi ve kendisi dışındakilerle ilişkilerinde farkındalığını arttırmasını sağlamaktır.

FLAŞ KART: Konu girişlerinde öğretmen konuyu ana hatları ile özetleyen kartlar (karton, ambalaj kağıdı ) hazırlayarak derse bu kartlara dikkat çekerek giriş yapabilir. Resim, yazı, kolajlar , sürpriz keseleri, görev zarfları ile bu kartlar renkli, eğlenceli bir hale getirilebilir.

SORU TURU: Öğrenci seçtiği bir arkadaşına kendi hazırladığı bir soruyu sorar. Arkadaşı önce bu soruyu cevaplar, sonra kendi hazırladığı bir başka soruya istediği bir arkadaşına yöneltir.

OTOBİYOGRAFİ: Öğrencilerden yazılı olarak öz geçmişlerinin istenmesidir. Tamamen açık uçlu olabileceği gibi bazı sorularla sınırlandırılabilir.

RÜYA TEKNİĞİ / RÜYA KAYDI: Konu ile ilgili bir karakterin rüya ya da kabusunun canlandırılması, resimlendirilmesi ya da yazılması esasına dayanır.

YARATICI YAZMA: Öğrencilerden konuyla ilgili bir sözcük söylemeleri istenir. Sözcükler yazı tahtasına yazılır. Sadece bu sözcükleri kullanarak şiir, öykü ya da slogan yazmaları istenir.

ZİHİNDE CANLANDIRMA: Öğrencilerden öğrendiklerini gözlerinin önüne getirmeleri istenir. Bu yönerge eşliğinde öğretmenin verdiği konuyu da gözlerinin önünde canlandırabilirler. Ailemiz konusunda “gözlerinizi kapatıp ailenizle geçirdiğiniz en güzel günü düşünün,” denilebilir.

DEDİKODU HALKASI: Belli bir konuda öğrencilerin ilgili kahramanla ilgili haberi kulaktan kulağa yaymaları istenir. İlgili kişinin ne hissettiği ve dedikodunun yanlışlığı üzerine konuşulabilir.

GAZETE ÇIKARMA: Öğrencilerden gazete çıkarmaları ve konu ile ilgili hazırladıkları gazete haberini gazeteye manşet yapmaları istenir.

GAZETE HABERİ: Sınıfa birçok gazete getirilerek konuyla ilgili haber kupürlerini kesmeleri istenir.

GÖRÜŞME YAPMA: Belirlenen konu ile ilgili bazı kişilerle görüşmeleri ve önceden hazırladıkları soruları yöneltmeleri istenir.

BAŞLIK BULMA: Verilen bir öykü, şiir ya da düz yazıya başlık bulmaları istenir.

YANLIŞI BULMA: Verilen bir öykü, şiir ,düz yazı, fotoğraf ya da resimdeki yanlışları bulmaları istenir.

TAVSİYEDE BULUNMA: Öğrencilerin işlenen konuda ilgili kişilere tavsiyede bulunmaları istenir. Örneğin çirkin ördek yavrusuna tavsiyede bulunurlar.

HEYKEL ÇALIŞMALARI: Verilen kavram ya da yönergeye uygun herhangi bir heykel formunda donulur. Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya uygun bazı sorular sorabilir. Örneğin: Nerdesin? Adın ne? Neden yapılmışsın? Seni kim yapmış? Ne olmasını isterdin?

DONUK İMGE: Verilen bir fotoğraf ya da resimdeki nesne ya da kişilerin, heykel formunda donularak canlandırılmasıdır. Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya uygun bazı sorular sorabilir. Örneğin: Ne düşünüyorsun? Ne hissediyorsun? Tek kelime söyle! Nesin? Kimsin?

AYNA ÇALIŞMALARI: Eşlerin karşılıklı olarak aynaya bakar gibi bir birini taklit etmesidir. Sırayla yönlendirici olabilecekleri gibi aynı anda bir birlerine uygun davranmaları istenebilir. Oturdukları yerden yapılabileceği gibi mekan uygunsa müzik eşliğinde hareket serbest bırakılarak da yapılabilir.

SESSİZ CANLANDIRMA: Verilen bir konu, kavram, film adı ve benzerini sadece beden dilini kullanarak canlandırma yöntemidir.

SESSİZ SİNEMA: Sessiz canlandırmaya benzer. Ancak daha simgesel bir anlatım söz konusudur. Amaç sadece canlandırılan kitap ya da film adının grup arkadaşları tarafından bilinmesini sağlamaktır.

SLOGAN OLUŞTURMA: Öğrencilerden bireysel ya da grupla öğrenilen konuya dönük etkileyici bir cümle oluşturmaları istenir. Sloganda konunun ana düşüncelerinin geçmesi gerektiği fark ettirilir. Öğretmen farklı konularda örnek sloganları söylemeli, tahtaya yazmalıdır.

REKLAM HAZIRLAMA: İşlenen konuya ilişkin televizyonda ya da gazetede yer alacak tanıtıcı bir reklam tasarısı hazırlamaları istenir. Örneğin açılacak yeni sebze müzesinin tanıtım reklamlarını hazırlamaları, istenir.

RESİM YAPMA: Konuya, şiire, kavrama uygun resim yapmaları istenir.

ŞİİR/ ÖYKÜ YAZMA: İşlenen konunun önemli noktalarını yansıtan bir şiir ya da öykü yazmaları istenir.

RESİM / FOTOĞRAF YORUMLAMA: Verilen resim ya da fotoğrafla ilgili görüşlerini açıklamaları istenir.

SINIFLAMA: Öğrencilerin belli bir konuda bilgi toplamaları ve onları sınıflayarak sunmaları istenebilir. Örneğin sigaranın zararları.

ÖRNEK VERME: Konu ile ilgili ya da konunun tam aksi yönde örnekler istenir.

KENDİNİ DEĞERLENDİRME: Neyi ne kadar öğrendiklerini ya da ne kadar geliştiklerini kendilerinin değerlendirmesidir.

BULMACA: Gazetelerin bulmaca sayfalarındaki tüm bulmacalar öğretime uyarlanabilir.

PROBLEM ÇÖZMEKonuya ilişkin verilen problemi problem çözme basamaklarını takip ederek çözmesi istenir.

GÜNCEL BAĞ KURMA: Konuya ilişkin örnek istenir, anılar, deneyimlerkonuşulur.

DENEY: Verilen adımlardan hareketle öğrencinin bizzat işlem yapması ve sonuca ulaşmasıdır.

ALAN GEZİLERİ: Öğrencilerin öğrenilenlerle ilgili mekanlarda yaptıkları inceleme gezileridir. Gezi gözlem kayıtları tutulması önemlidir.

BENZEŞİM (Analoji): Öğrencilerin öğrendiklerini farklı bir alanda tamamen ilgisiz bir olay ya da duruma benzetmeleridir. Örneğin beslenme konusunu araba- benzin ilişkisine benzetme.

ŞARKI YAPMA: Öğrenciler konuya uygun şarkı sözü yazar ve bestelerler.

DUYDUNUZ MU: Konu ile ilgili “duydunuz mu?” ile başlayan bir cümle söylemeleri istenir.

BİRİNE ÖGRET/ AKRAN EĞİTİMİ: Öğrendiği bir şeyi birisine öğretmesi sonrada öğretip öğretemediğini değerlendirmesi istenir.

SINAV-ÖDEV OKUMA: Birbirlerinin ödevini ya da sınav kağıdını değerlendirirler.

GÖZLEM: Her hangi bir olayın, varlığın, gözlenmesi ve gözlem sonuçlarının kaydedilmesidir. Gözlemin etkili olabilmesi için ön bilgi olmalı ve planlama yapılmalıdır.

İNANDIRMA: Belli bir konuda bir diğerini ikna etmesi istenir.

HABER TOPLAMA: Öğrencilerin işlenen konuyla ilgili basında çıkan haber, makale, resim ve fotoğrafları toplayarak sınıfa getirmeleri ve öğrendiklerinin ışığında sunmaları, tartışmaları istenir.

BASIN TOPLANTISI: Öğrencilerin bazıları konuşmacı bazıları ise basın mensubu olur. İlgili konu ile basın açıklaması yaparlar. Örneğin tüketici hakları konusunda olabilir.

KOLEKSİYON HAZIRLAMA: Öğrencilerden ilgili konuda koleksiyon hazırlamaları istenir.

MAHKEME: Belirlenen konuya yönelik sınıf ortamında bir mahkeme kurulur. Taraflar, sanıklar, şahitler seçilir. Örneğin çevrecilik konusu işlenebilir. Komik unsurlardan yararlanılır. Yere tüküren Ahmet Efendiyi, çevreci Ayşe Hanım mahkemeye vermiş olabilir.

ÖGRETMENİN ROLE GİRMESİ: Öğretmenin bir canlandırma sırasında olayın akışını değiştirmek ya da dolaylı olarak öğrencileri yönlendirmek için kritik rolleri üstlenmesi tekniğidir.

UZMAN GÖRÜŞÜ: Belli bir konuda öğrencilerden uzman rolüne girerek görüş bildirmeleri istenebilir.

SICAK-SOĞUK OYUNU: Öğrencinin doğru yere, kartona ya da yazıya gittiğinde sıcak, yanlışa gittiğinde soğuk denilerek doğru cevaba ulaşmasının sağlandığı işlevsel bir oyundur.

TOMBALA: Konunun sözcükleri ya da kavramları tombala kartlarına yazılır. Bazıları boş bırakılır. Öğretmenin söylediği, tanımladığı, örneklediği sözcük ya da kavram kapatılır. Kartındaki tüm sözcükleri kapatan öğrenci “tombala!” der.

HAZİNEYİ BUL: Konunun ya da konu ile ilgili problemlerin çözümünün parçalanması, sınıfın çeşitli yerlerine saklanması, belli yönerge ve krokilerden hareketle öğrencilerin yanıtlara ulaşması şeklinde gerçekleştirilen eğlenceli ve yaşantıya dayalı bir tekniktir.

POSTER/ AFİŞ HAZIRLAMA: Konuya dönük olarak, öğrencilerden renkli karton, boya ve benzeri malzeme ile öğrendiklerini yansıtan bir çalışma yapmaları istenir. Bu tarz çalışmalarda öğretmen mutlaka yeterli sayıda örneği sınıfa getirmelidir.

MEKTUP YAZMA: Öğrencilerden öğrenilen konuya dönük ilgili bir kişiye, mektup yazmaları istenir.

BURG SİSTEMİ: bireysel öğrenmedir. Öğrenci kendi hızında öğrenir. Programlı öğrenme bilgisayarlı öğrenme keller planının bir versiyonudur.

ARAMA KONFERANSI: Özellikle kurum ve kuruluşların kendilerini yenileme vizyon ve misyon çalışmalarında kullanılan bir tekniktir.Stratejik planlamanın hazırlanabilmesi için,organisazyondaki sorunların tespidi ve buna ilişkin çözümlerin bulunması için yapılabilir.

DEVE KERVANI: genellikle tam öğrenme modu için kullanılır. Tam öğrenmenin programlı öğrenmeden ayrıldığı yerdir. Herkes aynı hızda ve aynı ağırlıkta oldugu için grup deve kervanına benzetilir. Program geliştirmede ise breysel oldugu için grup ata strateji de at yarışına benzetilir.


DEKALAJ : her çocuğun bilişsel gelişimindeki farklılıklar.

EPİSTOLOMOJİK İNANÇ : bireyin bilginin kaynağının kesinliğini bilme ve öğrenmeye olan inancı..

PSİŞİK ENERJİ : davranışlarımıza yön veren güçlerdir.bunlar bilinçdışında yer alır..

EKTOMORF-MEZOMORF-ENDOMORF :kişilik tipidir.Ektomorflar endişeli gergin tiplerdir.Mezomoflar lider maceracı atılgandır.Endomorflar ise rahatına düşük tiplerdir.

FONKSİYONEL İŞLEV: uyumsama ve örgütlemedir..

ÖNOLUŞUMCU YAKLAŞIM=nativist yaklaşım (Chomsky göre çocuk özel bir mekanizma ile doğar ancak çocuk hangi sesi duyarsa ona göre konuşur.)

İLKEL İDEALLEŞTİRME= iyilikleri ve kötülükleri abartmadır.

ÇAĞRIŞIMSAL BASAMAKLAR: Kişinin yeni öğrenmeyle ilgili öznel zihinsel çağrışımları basamaklar halinde uzanıyorsa bir tablo grafik oluşturuyorsa buna çağrışımsal basamaklar denir.

ÇAĞRIŞIMSAL ANLAM: kişinin öğrendiği bilgileri önceki bilgilerle yaşantılarla ilişkilendirerek öğrenmesi, yeni yaşantıya anlam vermesidir. Çağrışımsal anlam, kişinin zihninde gerçekleştiği için özneldir. Yani her bireyde aynı şekilde gerçekleşmez..

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK: Bir olumsuzluk durumu ile karşı karşıya kalındığında, risk faktörleri ve koruyucu faktörlerin etkileşimi sonucu oluşan süreçte, bireyin hayatındaki değişikliğe uyum göstermesini içermektedir. Psikolojik sağlamlıkla ilgili yapılan çalışmalar risk karşısında bireyin uyum göstermesi üzerine odaklanmıştır. Stresli yaşam olaylarının neden olduğu risk faktörleri ve riskin olumsuz etkilerini hafifleten koruyucu faktörler, gelişimsel bir süreç olarak da tanımlanan psikolojik sağlamlık kavramına katkıda bulunmaktadırlar.

TRANSFERANS: İnsan eger gecmisinde sevgi cinsellik saldirganlik gbi duygulari yogun yasamissa bunlari bugune getirip yenidn yasayarak,bunlari psikolojik danismana yuklemesine deniliyor.

YANSITICI KONUŞMA : Yansıtıcı konuşma dilinde sadece kişiyi dinliyorsunuz, asla yorum yapmıyorsunuz ve sonra onun ne hissettiğini anlamaya çalışıp, sesli ifade ediyorsunuz.

YAPMA-BOZMA MEKANİZMASI : Kusurlu davranışlarımız için dilediğimiz özürler, günahlarımıza karşılık verdiğimiz sadakalar ve arada bir duyduğumuz pişmanlık duyguları bu mekanizmanın ürünüdür. Bazı dinlerdeki günah çıkarma ya da kusurların bağışlanacağı güvencesi, insanın yaptığı yanlışların bağışlanmasına ve her şeye yeniden başlayabilmeye karşı duyduğu yoğun ihtiyacı yansıtır.

PSİKOLOJİK TEPKİSELLİK: düzenlemeler veya dayatmalar karşısında, özgürlük ve özerklik şeklinde beliren caydırıcı duygusal bir tepkidir. Bu tepki, özellikle bireylerin belirli bir görüş ya da davranışa kendisini zorunlu hissettiğinde yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Brehm & Brehm, 1981)Özellikle özgürlükteki bir azalmanın tekrar elde edilebilmesi amacıyla ortaya konulan davranışlara psikolojik tepkisellik denir.

TERSİNE ZİNCİR: biçimlendirmenin değişik bir formudur. Bazı öğrenme konuları baştan sona değil sondan başa doğru zincirleme yapılarak öğretilir.Örneğin: paragraf yazma konusunda önce sonuç cümlesi eksik bırakılan bir paragraf verilerek uygun cümle bulması istenir.sonra eksik bir paragraf daha verilerek destekleyici cümle ve sonuç cümlesi yazarak tamamlaması istenir.en son olarak başlık verilerek destekleyici cümleler ve sonuç cümlesi yazması istenir.

KISMİ PEKİŞTİRME: Öğrenci etkinlikleri kısmen kabul edilebilir olduğunda, davranışın sadece arzu edilen boyutuna yönelik süregelen girişimleri belirli bir şekilde güdülemek maksadıyla pekiştireç kullanmak isteyebilirsiniz. Bu gibi durumlarda kısmi pekiştirme tekniği kullanılmalıdır. Kısmi pekiştirme, bir öğrenci girişiminin veya etkinliğinin sadece arzu edilen boyutu pekiştirildiğinde meydana gelir. Örneğin, bir öğrenci tahtada problemi yanlış çözdüğünde gidiş yolunu veya gayretini pekiştirebilirsiniz. İşlenen konuyla ilgisi olmayan fakat ilginç bir fikir ortaya atan bir öğrencinin sadece ilginç bir fikir belirtmesi pekiştirilebilir. Kısmi pekiştirme, özellikle utangaç veya başarısı düşük öğrencilerin derse katılımlarının sağlanmasında etkili bir tekniktir.

TEMEL ATIF HATASI: yapılan küçük bir hatanın genellenmesi olayı.mesela çocuk eski bir bardağı kırıyor ve sakar olarak ilan ediliyor.

BASIMLAMA: içgüdüsel davranış biliminin alt kollarından birisidir. konrad lorenz adındaki amcanın biri kaz yavruları üzerinde yapmış olduğu deneyde; kaz yavrucuklarının doğumundan sonra geçen kısa süre içinde (12-24 saat) etraflarındaki hareket eden bir cisim veya bir canlının peşinden gittiklerini gözlemlemiş.

AMNEZİ: Geçici veya uzun süreli hafıza kaybı

PASİF BEKLENTİ: piaget’nin bilişsel gelişim kuramında duyusal-motor dönem içerisinde değerlendirilen bir kavramdır. bebeğin amaçlı davranışta bulunamadığını ifade etmektedir. amaçlı davranışlara ise yine aynı dönemde 6-8. aylarda geçilir.

BOYLAMSAL YÖNTEM: incelenecek davranışın bu davranışa konu olan özelliklerin olgu ya da olayların belirli zaman dilimi süreleri içinde, birden çok bireyi inceleme konusu yapacak biçimde gözlemlemek amacını taşır.örnek: insan davranışlarının gelişimi; doğumdan ergenlik dönemine kadarki bilişsel davranışlaarı betimlemek.

KESİTSEL YÖNTEM:aynı yaş dilimlerinde bulunan çok sayıdaki bebek ve çocukların, belirli davranışsal özelliklerine bakılarak o yaş dilimine özgü özelliklerin belirlenmesini amaçlamaktadır.

META- ANALİZ: Çok sayıda bağımsız çalışmanın sonuçlarını “havuzlayarak” birleştirmek ve belli bir konuda yeni özel sonuçlara erişmek için yapılan istatistiksel çalışma tekniğidir.

GECİKMELİ KOŞULLAMA:  teknik olarak zamandaş koşullamayla aynıdır. Fakat koşulsuz uyarıcı, koşullu uyarıcının başlamasından en az 5 saniye sonra verilir. Zamandaş koşullamadan farkı; sürededir.

İN VİVO(YERİNDE DUYARSIZLAŞTIRMA):  rehberlikte kullanılan bir kavramdır ve karşılığı YÜZLEŞTİRME dir.danışanı sorunlarıyla yüzleştiryorsun bu her zaman danışmanla birlikte olmayabilir..danışan tek başına da yüzleşebilir..atılganlık eğitimde ise gerektiğinde Hayır demeyi öğretmektir..

ALGISAL SET OLUŞTURMA: Bireylerin nesneleri, olayları ve insanları belli referanslara (örneğin beklentilere ve ön yargılara) göre algıma eğilimlerine algısal set oluşturma denir

DIŞSAL DENETİM ODAĞI : Dışsal denetim odağına sahip bireyler davranışlarının ve yaşadıklarının kendisi tarafından yönlendirilemeyeceğine inanırlar. İçinde bulundukları olumsuz durumu değiştiremeyeceklerini, yaşamlarını yönlendiremeyeceklerini düşünürler. Kolayca çaresizlik duygusu yaşama eğilimindedirler.

ÖN KOŞULLANMA( DUYGUSAL KOŞULLANMA):  mesela 3 arkadaş kayak yapmaya gidecekler ama ali geç kalıyor gidemiyor gidenlerden ahmetin ayağı kırılıyor ali yi gördüğünde üzülmesi ayağının kırıldığı zamanı hatırlaması ön koşullanma oluyor.

HARELEME ETKİSİ: Sınav kağıdı okurken bir önce okunan kağıtta çıkan notun bir sonraki kağıdı etkilemesi hadisesi. genellikle yorum soruları sorulmuş klasik sınavlarda rastlanır.

ÇAĞRIŞIMSAL GEÇİŞ: Çağrışımsal geçiş bir uyarıcı durumunda gösterilen tepkinin, duruma yeni uyarıcıların eklenmesi, eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla tamamen yeni uyarıcılara da eski tepkinin gösterilmesidir. Geçiş sırasında orijinal yarıcı yavaş yavaş ortamdan çıkarılmış; bu orjinal uyarıcıya gösterilen tepki eklenmiş uyarıcıya da gösterilir. Thorndike bu ilkeyi kediye “ayakta dur” emrini öğretirken kullanmıştır. Önce kediye bir parça balığı yukardan göstermiş daha sonra kediye ”ayağa kalk” demiştir. Yeterli sayıda deneme yaptıktan sonra yavaş yavaş balığı ortamdan çekmiş; sadece “ayağa kalk” komutunu verdiğinde kedinin ayağa kalktığı görülmüştür

SOSYAL ATOM ÖLÇEĞİ: öğrenilmiş çaresizlik düzeyini ölçmeye yarayan bi yöntem. öğrenilmiş çaresizlik düzeyini ölçen ve kişilerin kaygı ve başarısızlık nedenlerini belirlemeye çalışan bir ölçketir.

PLESEBO ETKİSİ :pekiştireçlerin işlevleriyle ilgili bi kavramdır. etkisi fazla olan pekiştireçin düşük etkili bi pekiştireçten daha fzla güdülemesidir. örneğin :sınıfını geçmesi durumunda çikolata yerine bilgisayar alınması. plasebo etkisi: bu psıkolojık bişey.mesela benım basım agrıyor,agrı kesıcı ıstıyorum ama kardesım bana agrı kesıcı degılde ona benzer bir sekerleme turu getırıyor.ben onu agrı kesıcı sanıyorum ve basımın agrısı gecıyor.

KAİN KOMPLEKSİ: kardeş kıskançlığı

CYRANO KOMPLEKSİ: Kişinin kendi ihtiyaç, istek ve amaçlarının başkaları tarafından gerçekleştirilmesini tercih eden tutuma verilen addır. Bu komplekse sahip olan kişiler, başkalarının başarılarından, en az kendi başarılarından duydukları kadar sevinç duyarlar.Kişinin, kendisini bir başkasının yerine tam olarak koyabilme yeteneği bu kompleksin temelidir. İşin içine, suçluluk duyguları, kendi kendini cezalandırma tutkusu ya da mazoizm gibi şeyler karıştığı takdirde, Cyrano kompleksi bir hastalık halini alabilir.

HALO ETKİSİ:kişiyle alakalı OLUMLU bir özellıgın dıger özellıklerede genellenmesi.yani derslerınde basarılı bir cocuk ile tanıstıgınızda,bu cocuk hıc yalan soylemez arkadaslarıyla iyi gecınır gıbı genellemelerde bulunmanız.

CRESPİ ETKİSİ:ne kadar et o kadar salya:)yani uyarıcı ne kadar artarsa tepkıde o kadar artar.

HORN ETKİSİ:halo etkısının aynısı ama bunda olumsuz ozellık genellenıyor.

OMNİPOTENT DÜŞÜNCE: ergenlerde görulur.kendısınde herseyı yapabılecek gucu gormesıdır.yanı hayaller kurar ılerıde cok luks arabam olacak vılla alacagım gıbı.ve bunu yapabılecek gucu kendısınde gorur.ebeveynler onlara cabalamazsan calısmazsan hıc bırsey elde edemezsın dedıklerınde ıse onların bu konuları cok abarttıgını dusunur.

PRAGNANZ ETKİSİ: gestalt yaklaşımının bir ürünüdür. Kişiler olayları ve durumları bütüncül algılamaktadırlar.

HAWTHORN ETKİSİ: Bir iş yerinde kameralar ile takip edilen bir işçi ilk başlarda iş performansı artarken zaman içinde işverenlerine göre davranan bir kimliğe sahiğ olabilir ve kamera altında başka kemerasız ortamlarda başka davranışlar göstererek gerçek kimliğini gizleme ve iş ortamına göre kimlik üretme problemi olabilecektir. Bu ise sahte kimliklerin çoğalması anlamına gelecektir.Burada asıl olan iş sorumluğun ve iş bilincinin gelişmesi iken (iş kazalarının azaltılması, tartışmaların giderilmesi, güvenliğin sağlanması vs..) gibi iyi yönler için kullanılsada olumsuz etkilerininde gözden kaçırılmamasıdır. Bunu en güzel örnekleri televizyon programlarında açık unutulan kamera ve mikrofonlardır.

POSTMODERNİZM:her birey kendince haklıdır anlayışının bir ürünüdür. Her bireyin kendi açısından doğru gördüğü değerler vardır. Kişiler bu değerlere saygı göstermelidir. Bireysellik ve öznel yaklaşım ön plandadır

AMBİVALANS: bir insan veya durumla ilgili olarak zıt duyguların, fikirlerin ve dileklerin birlikte mevcudiyeti anlamına gelir.birini birgün sevip ertesi gün nefret etmek gibi

TRANSAKSİYONEL ANALİZ:bireyin diğer kişilerden farklı yönlerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Yani bireysel farklılıkların önemidir.

AMORTİSMON:bireyin üst dönem davranışları kazandığında alt dönem davranışları terketmiş olması ÖRN:Ahmet’in yüremeye başladığında emeklemeyi terk etmesi

REGRESYON:(gerileme):birey bulunduğu dönem davranışları yerine bir alt dönem davranışlarını göstermesi. ÖRN:Yaşlananlar çocuklaşır yada kardeşini kıskanan çocuğun tekrardan biberonla süt içmek istemesi..

UYARICI İZİ:dıssal bır uyarıcının ortamdan kaldırılması durumunda,bu uyarıcının sınır sıstemı uzerındekı etkısının bır kac sanıye daha surmesi.

PHİ-FENOMEN:ornegın ışıklı panolarda yazıları hareket edıyormus gıbı goruruz.aslında yazılar hareket etmez.sadece panoya monte edılmıs ısıkların yanıp sonme hızı bızım hareket algılamamıza sebep olur.

ZEİGARNIK ETKISI:yarım kalan durumları tamamlama egılımı.ornegın 3soru var.2sını cozuyoruz 1ini cozemıyoruz.aradan uzun bır sure gectıkten sonra cozemedıgımız soruyu hatırlar dıgerlerını hatırlamayız.dıger ornek arkası yarın tıpı reklamlarda reklamcılar bu ılkeyı kullanır.senaryo tamamlanmadıgı ıcın devamını meakla beklerız

NATİVİST KURAM: dilin genetikle olustugunu soyler. nativist te sadece biyolojı etmenler var

TİLKİ TAKTİGİ:uzlasmak ara bulmak ortak yol

PYGLAMİON ETKİSİ: kendini gerçekleştiren kehanet

PHİ PHENEMON YASASI:gestalt kuramında algı yanılması kavramının içindedir. hareketsiz nesneleri hareketliymiş gibi algılamasıdır. çizgi filmler en iyi örnek.

PRYOR HAYVANI VURUN YÖNTEMİ: Bir bakıma olumsuz pekiştirmeyle ayndır.örneğin oda arkadaşınız kirli camasırlarını ortada bırakıyor oda arkadısınızı değiştirin bahcedeki kopek butun gece havlıyor veterinere goturup ses tellerini kestirin eşiniz eve homurdanarak geliyor boşanın.

ONARICI AŞIRI DÜZELTME:Onarıcı aşırı düzeltme çocuğun uygun olmayan davranış sonrasında ortamı düzenlenmesinin üstüne daha fazla görevler eklenerek bir tür ceza verilmesidir.Örn: Duvarı karaladığında tüm duvarı temizletmek.Onarıcı aşırı düzeltme uygulaması uygun olmayan davranış üzerinde odaklanması nedeniyle olumsuz davranışı azaltma yerinearttırma etkisi olabilir

AYRIMLI PEKİŞTİRME:Ayrımlı pekiştirmede, uygun olmayan davranışların azaltılması için uygun davranışın artması ya da sürdürülmesi iki temel pekiştirme ilkesine dayanır.n Birincisinde davranış uygun ayırt edici uyaranı izlediğinde pekiştirilir. Örneğin: sınıf içinde konuşma bazı koşullarda uygun bazı koşullarda uygun olmayabilir. Bu durumda sınıf içinde konuşma belli bir uyaranın (öğretmenin soru sorması gibi) varlığında pekiştirilirken diğer durumlarda pekiştirilmez. n İkinci uygulamada ise diğer davranışlar görmezden gelinirken bir hedef davranış pekiştirilir. Böylece pekiştirilen davranış artarken görmezden gelinen davranış azalır.Örneğin: “Öğretmenim, ben” diyerek parmak kaldırma davranışı görmezden gelinir.Herhangi bir olumlu davranış pekiştirilir. n Ayrımlı pekiştirmenin anahtarı yine pekiştirmeden geçer.

OLUMLU AŞIRI DÜZELTME:Olumlu aşırı düzeltme problem davranışın o ortam içinde olması gereken şeklinin bireye yaptırılması olarak uygulanmaktadır.Örn: Duvarı çizen çocuğa kağıt kalem vererek bazı şekilleri kopya ettirmek

DİANA KOMPLEKSİ: kardeşler arasındaki seksüel aktarım

ÖZEL TRANSFER: orjinal ögrenme durumu ile transfer durumu birbiriyle örtüşür.Örnegin iyi bir masa tenisi oyuncusunun kortlarda da başarılı olması.

GENEL TRANSFER: orjinal durum ile transfer durumu birbirinden farklıdır. Örneğin masa tenisi oyuncusunun golfte de başarılı olması.

ÖZGECİ OLMAK (ALTURİZM):Freud dan yeni bir savunma mekanizması daha:Bireyin bencil duygularını bastırarak çevresindekilere yardım etmesi,ilgi göstermesi. yani saçımı süpürge ettim durumu

AYNA TEORİSİ:ergenlikte yaşanan bir durum.Ayna kuramı bireyin kendi benlik algısını oluştururken sosyal çevresinin dönütlerini dikkate aldığını iddia eden bir kuramdır.

MAJİSTİK DÜŞÜNCE: Yapaycılık (Artifikalizm)

PREGENİTAL DÖNEM: 0–6 yaş Dönemi Psikoseksüel Evreler ( Oral, Anal, Fallik)

UYANIK BELLEK: Kısa Süreli Belleğin diğer adıdır. KSB bir çalışma tezgâhı görevi yapmaktadır.Bu nedenle de hep uyanıktır. Acilen düşünme işlemleri burada yer almaktadır. Örneğin; öğrenciye “3 kg 2,5 TL olan patates mi yoksa 4 kg 3,6 lira olan patatesi almak mı daha karlıdır?” diye sorduğunuzda öğrenci hemen işleyip sonuca ulaşabilir.

DÜŞÜNSELLEŞTİRME=ENTELLEKTÜELLEŞTİRME: stres yaratan sorunlar üzerinde bir tür uzaklaşma ya da kapanma biçimi olarak soyut düşünmedir. parasızlıktan istediği gibi yaşayamayan gencin ezilen halklar söylemi. duyguları entelektüel sohbetlere boğmak.

SİSTEMATİK DAVRANIŞ KURAMI (HULL):Eğer tepki ihtiyaçları karşılanmasını sağlarsa, güdü azalır. Uyarıcı – tepki bağı güçlenir ve “alışkanlık” haline gelir.

UYARICI İZİ: Dış uyarıcının sinirler üzerindeki etkisi, uyarıcı yok olduktan sonra birkaç saniye daha sürer.

REAKSİYON GÜCÜ: Öğrenilmiş bir tepkinin istenilen (ihtiyaç duyulan) bir anda yapılması. Yapıldığı zaman Reaksiyon Eşiği’ni geçtiği varsayılır.

TEPKİSEL (KOŞULLU) ENGELLEME: Yorgunluk sebebiyle geçici ya da tamamen sönmenin gerçekleşmesi olayı.

SALINIM ETKİSİ: Tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesinin durumdan duruma, zamandan zamana farklılığı.

GECİKME: Uyarıcı – Tepki arasındaki geçen süre.

ANLIK ETKİLİ REAKSİYON GÜCÜ: Bir uyarıcıya organizmanın birden fazla tepki vermesi olayıdır.

KATEKSİS ETKİSİ : Psikanalizde, bir etkinliğe, nesneye veya görüşe bağlanan duygusal önem ya da ruhsal enerji yükü. Elektrik enerjisine benzer bir şekilde ve bağlı olduğu durumların dışında, bir nesneden diğerine, bir bölgeden bir başkasına akabilir,yer değiştirebilir.Örneğin, aşık olma modunda olan kız ile erkeğin birbirlerinden elektrik almaları.

KATEKSİS ÖĞRENME: Bireylerin içinde bulundukları sosyo-kültürel çevreyi dikkate alarak ihtiyaçlarını belli nesnelerle ilişkilendirmeyi öğrenmesi.

OLUMLU KATEKSİS ÖĞRENME: Bir ihtiyacın karşılanmasında kültüre bağlı olarak belli nesnelere yaklaşmayı öğrenmedir.Örneğin, İtalyan adamın makarnayı soslayıp yemesi üzerine Türk’ünde makarnayı soslayıp yemesi

OLUMSUZ KATEKSİS ÖĞRENME: Bir ihtiyacın karşılanmasında kültüre bağlı olarak belli nesnelerden kaçınmayı öğrenmedir.Örneğin, bir İngiliz çocuk açlığını domuz eti yiyerek bastırırken bir Türk çocuk domuz eti yemez inek eti yer. Tolman Müslüman bir çocuğun domuz eti yememesi.

TRANSAKSİYONEL ANALİZ :Bireyin diğer kişilerden farklı yönlerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Yani bireysel farklılıkların önemidir.